Kuran, tilavet, tefsir ve felah hakkındaki hadisler sayfamız buyrun..
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu duydum:
“İleride kargaşa olacaktır.”
“Peki ondan kurtuluş nasıl olur, ey Allah’ın Resülü?” diye
sordum.
Şöyle buyurdu:
“Allah’ın Kitabına sarılmakla. Çünkü sizden öncekilerin haberi ile sizden sonrakilerin haberi onun içindedir. Aranızda vereceğiniz hükümler de onun içindedir. O, önemli bilgileri içerir, içinde gereksiz söz yoktur.
Kim onu, akılsızlığından dolayı terk ederse, Allah onun belini kırar. Kim iman yolunu ondan başkasında ararsa, Allah onu saptırır. O, Allah’ın sapasağlam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir. O, dosdoğru yoldur.
O, kendisiyle arzuların sapmadığı, dillerin yalan şeyler söylemediği, alimlerin doymadı çok okunmakla eskimeyen, olağanüstülüğü tükenmeyen bir kitaptır.
O, cinlerin işitip de şöyle dediği kitaptır: “Gerçekten biz, doğru yola ileten görülmedik oranda güzel bir Kuran dinledik de ona iman ettik.”
Kim ondan bir haber getirirse, doğru söylemiş olur. Kim onu uygularsa, sevap alır. Kim onunla hükmederse, adil olur. Kim insanları ona davet ederse, doğruya iletmiş olur. Ey Aver, dinle, kulağına küpe olsun!”
Haris radıyallahu anh. Tirmizi
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
İlahın evlerinden birinde toplanıp, Allah’ın kitabını okuyan, onu aralarında öğrenip, öğreten hiçbir topluluk yoktur ki, Allah onların üzerine huzur indirmesin, rahmet onları kaplamasın, melekler onları kuşatmasın. Allah onları, kendi katındakilerin içinde anmasın!”
Ebü Hureyre radıyallahu anh. Ebü Davud.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kişinin, falan falan ayetler bana unutturuldu, demesi ne kötü bir şeydir! Unutan kendisidir. Kuranı devamlı okuyun! Çünkü onun, hafızalardan silinmesi, hayvanların bağlarından çözülmesinden daha kolaydır.”
Ibn Mesud radıyallahu anh. Buhari
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kuranı seslerinizle süsleyiniz!”
Bera radıyallahu anh. Ebü Düvud.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kuranı Arap ağzıyla ve sesleriyle okuyun! Aşk ehlinin ezgilerinden uzak durun! Ehli kitabın ezgilerinden de uzak durun!
Benden sonra bir topluluk gelecektir ki, onlar Kuran okurken,
şarkı söyler veya ağıt yakar gibi okuyacaklar. Okudukları gırtlaklarından aşağıya geçmeyecek, hem onların ve hem de onları beğenenlerin kalpleri bozulacak.”
Huzeyfe radıyallahu anh. Rezin.
.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellemin okuyuşu:
“Bismillahirrahmanir-Rahim. Elhamdü lillahi Rabbil-alemin. Errahmanirrahim. Maliki yevmiddin.”
Ayetleri birbirine katmadan, dura dura, ayet ayet okurdu.
Ümmü Seleme radıyallahu anha. Ebü Davud.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bana dedi:
“Haydi bana biraz Kuran oku!”
“Ey Allah’ın Resülü! Kuran sana indi, ben mi sana Kuran okuyacağım?” dedim.
“Ben Kuran’ı başkasından dinlemekten hoşlanırım,” buyurdu.
Bunun üzerine ona Nisa süresinden okumaya başladım. “Her ümmetten bir şahit, seni de bunlara bir şahit getirdiğimizde halleri ne olacak?” mealindeki ayete gelince, “Şimdi yeter, bu kadar yeter!” buyurdu.
Dönüp baktım, gözleri dolu dolu olmuş, ağlıyordu.
İbn Mesüd radıyallahu anh. Buhari
Geçmişteki büyük insanlardan hiç kimse, Kuran okunurken ne bayılırdı, ne de kendinden geçerdi. Onlar sadece ağlarlardı ve derileri ürperirdi. Sonra hem derileri, hem de kalpleri, Allah’ı anmaktan dolayı yumuşayıp, yatışırdı.
Esma radıyallahu anha. Rezin.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim gece kalkamayıp, Kurandan ayırdığı bölümü okuyamazsa, sonra onu sabah namazı ile öğlen namazı arasında okusun. Böyle yaparsa, sanki gece okumuş gibi kendisine sevap yazılır.”
Ömer radıyallahu anlı. Müslim.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem insanların en cömerdiydi. Bu en çok Ramazanda Cebrail ile buluşunca olurdu. Cebrail, Ramazanda her gece onunla buluşurdu. Ona Kuran okuturdu.
İbn Abbas radıyallahu anh. Buhari
Ayrıntılı sürelerden ona ilk inen, içinde cennet ve cehennemin yer aldığı süre olmuştur. İnsanlar kaygılanıp da İslam’a
yönelince, helal ve haramla ilgili süreler indi.
Eğer, “İçki içmeyin!” diyen süre ilk önce inseydi, insanlar,
“Bunu biz asla bırakmayız!” derlerdi.
Eğer, “Zina yapmayın!” diyen süre ilk başlarda nazil olsaydı,
“Biz zinayı terk etmeyiz!” derlerdi.
Aişe radıyallahu anha. Buhari
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
“Bu Kurandan aynlmayın! Çünkü o, Allah’ın sofrasıdır. Kim
Allah’ın sofrasından yararlanmak isterse, gayret etsin. Zira ilim,
öğrenmekle olur.
İbn Mesüd radıyallahu anh. Bezzar.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim, Kuran hakkında ilimsiz fikir yürütürse, cehennemdeki
yerini hazırlasın.”
İbn Abbas radıyallahu anh. Tirmizi
Bir adam dedi ki:
“Ey Allah’ın Resulü! Allah’a en sevimli amel hangisidir?” “Yolculuğu bitirince tekrar yola başlayan kimsenin durumu.” “Yolculuğu bitirip tekrar yola başlama durumu nedir?” “Kuran başından sonuna kadar okur, bitirince yeniden başlar.”
İbn Abbas radıyallahu anh. Tirmizi
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Fatiha, Kuranın esasıdır, Kitabın anasıdır, yedi ayettir.”
Ebü Hureyre radıyallahu anh. Tirmizi
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim, geceleyin Bakara süresinin son iki ayetini okursa, o iki
ayet, o gece ona yeter.”
İbn Mesüd radıyallahu anh. Buhara
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Her şeyin bir kalbi vardır, Kuran’ın kalbi de Yasin süresidir.
Kim onu okursa, Yasinsiz on kere Kuran okumuş gibi kendisine
sevap yazılır.”
Enes radıyallalıu anh. Tirmizi
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kim, sabahleyin Haşir süresinin son üç ayetini okursa, Allah onun için yetmiş bin melek görevlendirir, akşama kadar onun için Allah’tan af dilerler. O gün ölürse, şehit olarak ölür. Akşamleyin okursa yine aynı sevabı alır.
Makil radiyallahu anh. Tirmizi
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kuranda otuz ayetlik bir süre vardır ki, okuyanına, bağışlanıncaya dek affı için aracılık eder: Tebarekellezi süresi.”
Eb Hureyre radıyallahu anh, Ebü Davud.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Bana benzeri görülmemiş ayetler indi: Felak ve Nas süreleri.”
Ukbe radıyallahu anh. Müslim.
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“İnsana, şeytanın bir dokunuşu vardır. Meleğin de bir dokunuşu vardır. Şeytanın dokunması, ona kötülük işletmek ve hakkı yalanlatmaktır. Meleğin dokunması ise, ona hayrı vaat etmek, hakkı onaylatmaktır. Her kim bunu vicdanında bulursa,
Allah’tan olduğunu bilsin ve Allah’a hamd etsin. Ötekine tutulan da, şeytandan Allah’a sığınsın.
İbn Mesüd rad anh. Tirmizi
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah’tan nasıl korkulması gerekirse öyle korkun!” ayetini şöyle yorumlamıştır:
“Ona itaat etmek, asla karşı gelmemek; şükretmek, asla nankörlük etmemek; hatırlamak, asla unutmamak.”
lbn Mesüd radıyallahu anh. Taberani
Bir yanıt yazın