Tuğbam » Sağlık » Abortus Nedenleri

Abortus Nedenleri


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Abortus Nedenleri – DÜŞÜK NİYE OLUR?
Erken dönemde embryoya ait nedenler düşüklerin %90’ını oluşturur. Bunlar arasında en önemli neden o bebeğe ait “kromozomal bozukluklar”dır. Erken dönem düşüklerin yarısından fazlasında bebeğe ait kromozom anomalileri saptanmaktadır.

Düşüklerin en önemli nedeni olan kromozom bozuklukları ailevi geçiş göstermezler ve tamamen bir şans eseri rastlantısal olarak ortaya çıkarlar. Yani hatalı bir üretim sonucunda oluşan gebeliğin kendi kendine sonlanmasıdır bir yede düşük.

Bu nedenle düşük aslında çok fazla üzülmeyi gerektiren bir yaşam deneyimi değildir. Doğanın bebeğinizin sağlıklı ve sorunsuz olması için harcadığı büyük çabanın sadece küçük bir parçasıdır.

Nedeni bilinen diğer düşük nedenleri arasında gebeliğin erken dönemlerinde kullanılan ilaçlar, radyasyon ya da benzeri çevresel faktörler sayılabilir.
%3 olguda anne ya da babada bulunan bir takım genetik anormallikler tekrarlayan düşüklerin sebebidir.

Öte yandan rahimde doğuştan gelen şekil bozuklukları ya da bazı bağışıklık sistemi hastalıkları da değişik mekanizmalarla düşüğe neden olmaktadırlar.

DÜŞÜK NEDENLERİ
Embryoya ait kromozom anomalileri
Özellikle ileri anne yaşı olanlarda embriyoya ait problemler sık olarak ortaya çıkarak düşüğe sebep olmaktadır.
Örneğin 20 yaşında bir kadın hamile kaldığında bunun düşükle sonuçlanma olasılığı %13 iken 42 yaşından sonra bu oran %50 dir. Bunun nedeni annenin yumurtalıklarındaki yaşlanmadır.

Çoğul gebelikler
Gebelik sayısı arttıkça düşük riskleri de artmaktadır. Son yıllarda özellikle yardımcı üreme tekniklerinin artması ile çoğul gebelikler de artmıştır.

Teratojenik veya mutajenik etkiler (ilaç, radyasyon gibi)

Genetik nedenler (anne ya da babaya ait genetik bir bozukluk. Bu bozukluklar annede herhangi bir sebep yapmaksızın gebelikte problem sonucu düşüğe sebebiyet verebilir)

Üreme sistemindeki yapısal anomaliler
o Doğumsal uterin anomaliler (çift rahim, rahim içinin darlığı, rahim içinde perdeler vb)
o Myomlar
o Servikal yetmezlik (Rahim ağzı yetmezliği)
o Korpus luteum yetmezliği

Annede görülen bazı enfeksiyonlar
o Aktif enfeksiyonlar (Kızamıkçık, Sitomegalovirus, Listerya, Toksoplasma gibi)
o Yüksek ateş

Asherman sendromu

Annede görülen sistemik hastalıklar
o Sistemik lupus (SLE)
o Bazı tiroid hastalıkları (hashimato tiroiditi, graves gibi)
o Polikistik over hastalığı (PCOS)
o Kontrolsüz şeker hastalığı (diabetes mellitus)
o Böbrek hastalıkları
o Endometriosis
o Şiddetli hipertansiyon
o Kalp hastalıkları
o Kronik astım
o Antifosfolipid sendromu (Trombofilia)

Zararlı alışkanlıklar
o Sigara
o Alkol
o Uyuşturucu
o Yüksek doz kafein
Tekrarlayan düşüklerdeki nedenler ise tamamen farklıdır.

DÜŞÜĞÜN BELİRTİLERİ
Gebeliğin başından sonuna kadar vajinal kanama probleminin olması normal kabul edilemez ve hem anne hem de bebek için ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu durumda mutlaka doktorunuzu aramalısınız !!.

Düşüğün en önemli belirtisi kanamadır. Çünkü kanama olmadan düşük olmaz.

Bazı gebeler gebeliğinin ilk dönemlerinde kasık ağrısı şikayetleri yaşayarak düşük yapma korkusuna kapılabilirler. Bu kasık ağrılarının nedeni gebeliğin büyümesi bağlı olarak rahimi yan duvarlarından asan ligamentlerin gerilmesidir (round ligament ağrıları) ve bu şikayet korkulacak bir durum yaratmaz.

Vajinal kanama durumunda mutlaka bir ultrason değerlendirilmesi ve bazen de alttan spekulm muayenesi gereklidir. Vajinal kanamaya kasıktaki şiddetli ağrıların da eşlik etmesi abort tehlikesinin arttığına işaret etmektedir.

Kişinin ağrı ve kanama ile birlikte kana bulanmış beyaz et parçası şeklinde pıhtılı parçaları düşürmesi tanı için önemlidir. Bu parçaların mümkünse atılmadan bir poşet içinde doktora görülmesi tanıyı kolaylaştırıcıdır.

DÜŞÜKTE YAPILAN İŞLEMLER
Ayrıntılı bir anamnez (öykülendirme), muayene ve tansiyon ölçümü sonrasında yapılacak bir ultrason incelemesi ile bebeğe ait kalp atımlarının varlığı kontrol edilir. Düşük tanısı kesinlik kazandıktan sonra hastaya kürtaj işlemi yapılmaktadır.

Her vajinal kanama düşük olmadığı için eğer ki düşük gerçekleşmediği saptanırsa “Abortus imminens” tanısı konularak hasta müşahede altına alınır.

DÜŞÜK HANGİ DURUMLAR İLE KARIŞIR?
Gebelikte kanama ve ağrı varlığında ayırıcı tanı önemlidir. Ancak dış gebelik ve mol gebelik (üzüm gebeliği) gibi anormal gebeliklerin varlığında da adet gecikmesi, kanama ve ağrı şikayetleri olabileceği için düşük ile karışabilmektedir.

DÜŞÜK NELERE YOL AÇAR?
En sık olarak gelişen komplikasyonlar kanama ve enfeksiyondur.

Kanama çok fazla ise kansızlığa bağlı bulgular ve hipovolemik şok gelişebilir. Şok, daha çok ileri gebelik haftasında olur veya hastaneye gecikmiş hastalarda belirgindir. İleri gebelik haftalarında kanamanın miktarı da fazladır.

Kanamanın aşırı olması ve geç müdahale edilmesi durumunda hayatı tehdit edebilecek ciddi sorunlar (şok gibi) görülebilir. Kanamanın bir diğer komplikasyonu da anemidir. Fazla kanama varlığında damar yolu açılarak serum hatta bazı durumlarda kan verilmesi gerekebilir.
Enfeksiyon ise en çok rahim içerisinde parça kalmasına bağlıdır. Çünkü canlılığını yitiren dokular bakterilerin üremesi için ideal ortam yaratır.
Özellikle septik abortusta enfeksiyon anne hayatını ciddi bir şekilde tehtid edicidir.

SİZ SORMADAN BİZ CEVAPLANDIRALIM
Tüm düşüklerden sonra kürtaj gerekli midir?
Eğer ki “komplet” yani tam düşük yapılmamış ise düşükten sonra kürtaj gereklidir. Çünkü içeride kalan parçalar kanama veya enfeksiyona neden olabilir.

Kürtaj sonrası kanama ne kadar sürer?
Düşük sonrası yapılan kürtaj sonrasında kanama miktarı gittikçe azalarak 2-7 gün kadar sürebilir. Çoğu zaman bu kanama pıhtısız şekildedir ve miktarı bir adet kanamasından fazla değildir.

10 günden uzun süren kanamalarda kontrol uygundur. Bazen ise kürtaj sonrası hiç kanama olmayabilir. Bu da normal bir bulgudur.
Kanamaya kötü bir kokunun da eşlik etmesi önemli bir bulgudur ve enfeksiyonu düşündürür. Bu durumda mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Kürtaj ile ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz >>>

Kürtaj sonrası gebelik testi kaç günde negatifleşir?
Düşük ve kürtajlardan 15-20 gün sonrasına kadar gebelik testine bakılması yanlış pozitiflikler verebilir. Bu nedenle 20 günden önce gebelik testinin yapılmasının önemi yoktur.

Düşük sonrası ilk adet ne zaman görülür?
Bir düşük sonrası uygulanan kürtajdan 4-6 hafta sonra ilk adetinizi göreceksiniz. Hamilelik öncesi adetlerin gecikmeli olması durumunda ilk periyod daha da gecikebilir.

Kan uyuşmazlığı varlığında ek önlem gerekir mi?
Altı haftadan küçük gebeliklerde ek bir tedavi gerekmez. Daha büyük gebeliklerde ise anneyi Rh (kan uyuşmazlığı) etkilenmesinden korumak için “anti-D Immunglobulin” yapılması gerekir. Gebeliğin 13 haftadan büyük olduğu durumlarda – tıpkı doğumda olduğu gibi – ilk 72 saat içinde 300 mikrogram anti-D yapılırken, 13 haftadan küçük gebeliklerde 50 mikrogram yapılması yeterlidir.

Ancak ülkemizde yalnızca 300 mikrogram anti-D Immunglobulin iğneleri mevcut olduğundan direkt bu iğneler gebelik haftasına bakılmaksızın yapılmaktadır.

Düşükten sonra yeni bir gebelik için ne kadar beklenmelidir?
Tıbbi olarak düşük sonrası ilk adet kanamasından sonra gebelik şansı vardır ve gebe kalınmasında her hangi bir sakınca bulunmamaktadır.
Kürtaj sonrası ilk ilişki ne zaman önerilir?

Kürtajdan 10-15 gün sonra cinsel ilişki olabilir. Ancak eğer halen kanama devam ediyorsa enfeksiyon riski nedeni ile kanamanın devam ettiği süre içinde cinsel ilişki önerilmez.

İmplantasyon kanaması (yuvalanma kanaması) nedir?
Sperm ve yumurta hücresi birleşip oluşan blastokist’in rahim içinde yuvalanması sırasında (yani gebeliğin ilk haftası içerisinde) gelişen hafif (birkaç damlalık) kanamalar olup tamamen normal bir durumdur.

Bazı kişiler tarafından bu kanama, beklenilen adet gününde olduğu için adet kanaması (mens) olarak da yorumlanabilir ve bu şekilde gebe kalındığı bile fark edilemeyebilir.

Bu durumda ilk aylarda yapılan ultrason ölçümlerinde bebek son adet tarihine göre olması gerektiğinden daha büyük çıkar.

İntrauterin exitus nedir?
İntrauterin exitus bebeğin rahim içinde ölümünü tarif eden bir terimdir. İntra-iç, Uterin-rahim ve Exitus-ölüm kelimelerinin bir araya gelmesinden türemiştir ve tıbbi terminolojide sık olarak kullanılmaktadır.

40 haftalık gebelik maratonunda bebeğin rahim içinde sebebi tespit edilen veya edilemeyen pek çok nedenler sonucunda kaybedilme olasılığı vardır. Rahim içindeki ölü bebeğe de “intauterin ex” adı verilmektedir.

Özellikle ilk aylarda bebeğin rahim içinde ölmesi sonucu abortus (düşük) durumuna yol açacaktır. Ancak bazen rahim yeterince kasılamaz ve ölü bebek rahim içinde fark edilmeden haftalar boyu kalabilir (missed abortus).

Gebe adet görür mü?
Gebelik süresince bir kadın adet görmez. Bazı hastalar tarafından gebelikteki kanamalar yanlış bir şekilde adet kanaması olarak yorumlanmaktadır. Halbuki bu kanamalar düşük tehtidleri, erken doğum riskleri veya plasental patolojilere bağlı olarak gelişebilir. Bu durum hem anne hem de bebek açısından son derece riskli olabilir.

Gebeliğiniz süresince az veya çok her türlü kanama durumunda doktorunuza ulaşınız.

Gebelikte Vajinal Kanama Geçirenlere Önerilerim
Gebeliğinizin başından sonuna kadar tüm kanamalar hem sizin hem de bebeğinizin hayatı açısından riskler doğurur. Bu yüzden gebeliğinizde az veya çok her türlü kanamanızda mutlaka jinekoloğunuza danışınız.

Kanama ile birlikte parça düşürürseniz düşen parçayı bir poşete koyarak doktorunuza götürünüz. Bu parçanın gözle ve patolojik olarak (mikroskop altında) incelenmesi düşüğünüzün nedenleri hakkında bilgi sağlayabilir.

Bebeğiniz canlı olmadığı halde kanda ve idrarda yapılan gebelik testleri pozitiftir. Hatta bebeğiniz canlı olmadığı halde gebelik şikayetleriniz devam edebilir ve ilk zamanlarda hiç kanama şikayetiniz olmayabilir.

Ancak beş buçuk’uncu haftadan itibaren yapılan transvajinal (alttan) ultrasonlar bebeğinizin sağlıklı ve canlı olup olmadığı konusunda bilgi vericidir. Bu nedenle gebeliğin ilk dönemlerinde yapılan ultrason kontrollerinizi ihmal etmeyiniz.

Kanamalar bebeğin içeride ölmesinden genelde birkaç hafta sonra ortaya çıkmaktadır.

Bir kez düşük yaptıktan sonra bu durumun ayrıntılı bir şekilde araştırılmasına pek gerek yoktur. Ancak iki veya daha fazla düşüğü olanlarda ayrıntılı bir şekilde bazı testlerin yapılması sonraki gebeliklerin durumunda ayrıntılı bilgiler verebilir.

Düşük yapan kişilerde bir takım psikolojik problemler ortaya çıkabilir. Ancak unutulmaması gereken; “düşüğün aslında çok fazla üzülmeyi gerektiren bir yaşam deneyimi olmadığıdır”. Sakat bir bebek doğurmaktansa gebeliğin ilk aylarında bebeğin kaybedilmesi daha iyi bir sonuç olarak görülmelidir.

Düşük Sonrası Testleriniz ve İzlemleriniz
Bir kez düşük yapan kişilerde yapılan bir takım kan testleri ile durum aydınlatılmaya çalışılır. Genellikle önerilen yeni bir hamilelik oluştuktan sonra düzenli doktor izlemleri ve gerekli görülen ilaçları kullanmanızdır.

Gebelik öncesi, ideal kilonuza ulaşmanız, sigara ve alkolü bırakmanız, eğer bir takım sistemik hastalığınız varsa (şeker hastalığı, astım, kalp hastalığı gibi) bunları kontrol altına aldıktan ve bölüm doktorunuzun onayını aldıktan sonra yeni bir gebeliği denemeniz son derece faydalı olacaktır.

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir