Türkiye Cumhuriyeti’nin “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” şiarıyla temelini atan halkçılık ilkesinin, kanun önünde mutlak eşitliği nasıl tesis ettiğini ve toplumsal ayrıcalıkları ortadan kaldıran devrimci adımlara nasıl ilham verdiğini keşfetmeye hazır mısınız? Siyasi haklardan toplumsal statüye, eğitimden ekonomiye uzanan geniş bir yelpazede halkın yararını gözeten ve modern bir toplum inşa eden bu temel inkılapları şimdi öğrenerek, Atatürk’ün adalet ve eşitlik vizyonunun derinliğini daha yakından anlayın.
Atatürk’ün Halkçılık İlkesi ve Bu Doğrultuda Yapılan İnkılaplar
Atatürkçü düşünce sisteminin temel direklerinden olan Halkçılık, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal ve siyasi yapısını şekillendiren en önemli ilkedir. Bu ilke, en sade tanımıyla, millet içinde hiçbir bireye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınmamasını, kanun önünde herkesin mutlak eşitliğini ve devlet yönetiminin doğrudan halkın iradesine dayanmasını ifade eder. Halkçılık, yönetimin halk için, halk tarafından yapılmasıdır.
Bu ilke, toplumsal barışı sağlamayı, milli birliği güçlendirmeyi ve devletin tüm imkanlarını halkın refahı ve mutluluğu için seferber etmeyi amaçlar. Bu vizyon doğrultusunda, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren birçok köklü inkılap hayata geçirilmiştir.
Siyasi Alanda Halk Egemenliğini Pekiştiren İnkılaplar
Halkçılığın siyasi alandaki en temel yansıması, egemenliğin halka ait olması ve halkın yönetime doğrudan katılmasıdır.
- TBMM’nin Açılması (1920): Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması, egemenliğin padişahtan alınarak kayıtsız şartsız millete devredilmesinin ilk ve en güçlü adımıdır. Halkın temsilcileri aracılığıyla kendi kaderini belirlemesinin önü açılmıştır.
- Cumhuriyetin İlanı (1923): Cumhuriyetin ilanı ile devlet başkanının dahi halk tarafından belirli bir süre için seçilmesi esası getirilmiş, böylece halk egemenliği en üst düzeyde kurumsallaştırılmıştır.
- Kadınlara Siyasi Hakların Verilmesi (1930-1934): Halkçılık, toplumun yarısını oluşturan kadınların siyasi ve sosyal hayata katılmasını zorunlu kılar. 1930’da belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma ve 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınması, kadın-erkek eşitliği ve halkın tam temsili yolunda atılmış devrimci adımlardır.
Toplumsal Eşitliği Sağlayan İnkılaplar
Halkçılık ilkesi, toplumda var olan ve bireyler arasında ayrımcılığa neden olan tüm imtiyazların kaldırılmasını hedefler.
- Ayrıcalık Belirten Unvanların Kaldırılması (1934): “Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi” gibi eski toplum düzeninden kalma ve toplumsal hiyerarşi yaratan unvan ve lakaplar kanunla yasaklanmıştır.
- Soyadı Kanunu’nun Çıkarılması (1934): Her vatandaşın bir soyadı taşımasını zorunlu kılan bu kanun, resmi işlerdeki karışıklıkları gidermesinin yanı sıra, unvanların yarattığı eşitsizliği ortadan kaldırarak herkesi kanun önünde eşit birer birey haline getirmiştir.
- Kılık Kıyafet Kanunu’nun Kabulü (1925): Şapka Kanunu gibi düzenlemelerle, din veya statüye dayalı giyim kuşam farklılıkları ortadan kaldırılarak, halk arasında modern ve eşit bir görünüm hedeflenmiş, toplumsal bütünleşme amaçlanmıştır.
Halkın Ekonomik Refahını Amaçlayan İnkılaplar
Devletin, halkın ekonomik yükünü hafifletmesi ve refahını artırması halkçılık ilkesinin bir gereğidir.
- Aşar Vergisinin Kaldırılması (1925): Osmanlı’dan beri köylünün ürettiği ürün üzerinden alınan ve ağır bir yük olan aşar (öşür) vergisi kaldırılmıştır. Nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçinin rahatlatılması, halkçı devlet anlayışının en somut örneklerinden biridir.
- Devlet Demiryollarının Kurulması: Ulaşımın halkın geneline yayılması, ekonomik faaliyetlerin ülke sathına taşınması ve en ücra köşedeki vatandaşın dahi devlet hizmetlerinden faydalanabilmesi için demiryolu ağının kurulması ve yaygınlaştırılması, halka hizmet götürme anlayışının bir ürünüdür.
Eğitim ve Kültür Yoluyla Halkı Güçlendiren İnkılaplar
Gerçek bir halk egemenliği, ancak eğitimli ve bilinçli bir toplumla mümkündür. Bu alandaki inkılaplar, fırsat eşitliğini sağlamayı ve halkın kültür seviyesini yükseltmeyi hedeflemiştir.
- İlköğretimin Zorunlu ve Ücretsiz Hale Getirilmesi: Her çocuğun temel eğitimden faydalanma hakkına sahip olması, sosyal adalet ve fırsat eşitliğinin temelidir.
- Yeni Türk Harflerinin Kabulü (1928): Okuma-yazmayı kolaylaştıran Latin alfabesinin kabulü, bilginin ve eğitimin halkın geneline yayılmasını hızlandıran en önemli adımlardan biridir.
- Millet Mektepleri ve Halkevlerinin Açılması: Harf İnkılabı’nın ardından yeni harfleri tüm halka öğretmek için Millet Mektepleri açılmıştır. Halkevleri ise halkın sanat, kültür, spor ve eğitim alanlarında kendini geliştirmesi, sosyalleşmesi ve çağdaş bilgilere ulaşması için kurulmuş önemli halkçı kurumlardır.
Bu inkılapların tümü, bireyler arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşları eşit kabul eden, yönetimin ve devlet imkanlarının halka adandığı, adil ve çağdaş bir toplum yaratma ülküsünün eserleridir.
Kaynaklar
- Zürcher, Erik J. (2004). Turkey: A Modern History. I.B. Tauris.
- Parla, Taha, & Davison, Andrew. (2004). Corporatist Ideology in Kemalist Turkey: Progress or Order?. Syracuse University Press.
- Toprak, Binnaz. (1981). Islam and Political Development in Turkey. Brill Publishers.
- Ahmad, Feroz. (1993). The Making of Modern Turkey. Routledge.
İlgili Maddeler
- Atatürk ilkeleri
- Cumhuriyetçilik ilkesi
- Milliyetçilik ilkesi
- Devletçilik ilkesi
- Halkçılık ilkesi
- Laiklik ilkesi
- Devrimcilik ilkesi

Heidelberg Ruprecht Karls üniversitesinden 2008 yılında mezun oldum. İngilizce, Almanca ve Türkçe bilmekteyim. Almanya’da ikamet ediyorum. Çeşitli sitelerde yazılar yazarak başladığım gazetecilik serüvenini serbest gazeteci olarak devam ettirmekteyim. Güzel sözler, şiirler ve çeşitli konularda 2008 yılından beri Tugbam.com sitesinde yazmaktayım.
Bir yanıt yazın