Attila İlhan sözleri
Tuğbam » Güzel Sözler » Attila İlhan Sözleri

Attila İlhan Sözleri


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Attila İlhan sözleri sayfasında, Attila İlhan’ın eserlerinden çeşitli konularla ile ilgili en güzel alıntıları ve kısa sözlerini okuyacaksınız.

Neden o çok sevene unut bekleme derler? Oysa seven ümitsiz olsa da bekler.

Görünmez bir mezarlıktır zaman. Şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek. Kim duysa korkudan ölür.

Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz.

Bekleme yapmayın! Aşk’ını alan acı’ya doğru ilerlesin.

Her şeyi unutur da şu gönlüm, bir seni unutamaz.

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular.

Batık bir gemiymiş aşk limanında. Kader bu deyip de avutma beni. Ayrılık kapımızı çaldı sonunda, senden son dileğim unutma beni.

Memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü, isyan haktır.

Ben sana mecburum bilemezsin. İçimi seninle ısıtıyorum.

Aydınlık neyin oluyor senin?

İnanmakta geç sevmekte çabuktum.

Türk aydını dediğimiz kişi, Batı’nın manevi ajanıdır.

Canını kurtarayım derken vatanından olursun.

Ben ne aşklar yaşadım ne vedalar ettim, ne kızgın çöllerinde yürüdüm aşkın. Senin kor dudakların vız gelir güzelim.

Acının umutları yok ettiği anda, umutları yeşertecek bir sevgiye ihtiyaç duyarsan ben hep o bildiğin adresteyim.

Adını kalbime aşkla kazımıştım boş ver aldırma belki bir gün silerim. Güzel bir rüyayı gerçek sanmıştım. Seni sevdiğim için özür dilerim.

Sen benim hiçbir şeyimsin. Yabancı bir şarkı gibi yarım, yağmurlu bir ağaç gibi ıslak.

Ben sensizdim, akşamın yaklaştığı saatlerde. Kahrolursun görme ağladığımı. Başlayan düşü şafakla birlikte dağıtır ansızın her gün batımı.

İnsan insanı yeniler doğrudur ancak sevmek için geç, ölmek için erken.

Beni sensiz bıraktığın gün geliyor aklıma. Düşünüyorum da çok acı çekmiştim ama şu anda daha da çok çekiyorum. Biliyorum ki sen bu acıya hiçbir zaman değmedin. Beni hiç bir zaman sevmedin. Sen sevsen de sevmesen de ben seni sevdim hep de öyle kalacak.

Bir eski dost gibi hatırla beni. Bir selam ver yeter. Unutmuş olsan da eski günleri. Adımı ara sıra an yeter.

Beni terk ettiğin gün, saçlarından bir tel koparıp asacağım kendimi. Beni terk ettiğin gün, kirpiklerinden birini koparıp saplayacağım kalbime.

Bir gün bir köşede sızıp kalırsam, el tanımasa da sen tanır mısın? Sorsalar sana kim bu diye, bakıp yaptığından utanır mısın?

Bir akşam yanımızda kimse olmaz ya da olanlar olması gerekenler değildir. Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelir hayatımızdan kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir…

Bir birimize söz vermiştik. Bütün ömür boyu ayrılmayacaktık. Yeminler etmiştik. Asla ayrılmayacaktık. Ama ne oldu? Bir kış günü, yıldızların bakışlarında, ayrılığımızı söyledik.

Bir çiçeğim vardı, adını aşk koydum; KOPARDILAR. Bir çiçeğim vardı, adını sevgi koydum; SOLDURDULAR. Şimdi yine bir çiçeğim var, adını izdi rap koydum; ne koparan var, ne solduran.

Bir gece ay bana sordu neden seni ağlatan bir kızla berabersin? Aya baktım ve dedim ki sen hiç gökyüzünden vazgeçebilir misin?

Bir daha görüşmemekti senin seçimin. Seni severken kaybetmek niçin. Anlamsız bir öfkeyle doldu için, seni kırdım biliyorum bir hiç için. Ayrılık nedenini hissediyorum. Artık dönüşü yok biliyorum. Her gün seni düşünüyorum. Ama artık sensiz yaşıyorum. Neyse canım sen son değildin. Ama bil ki son olabilirdin. Böyle olmasını da sen istedin. Beni zaten hiç sevmedin.

Bir gece yarısı titreyerek uyanırsan, bil ki resmini öptüğüm gündür. Bir gün sebepsiz yaşlar süzülürse o güzel gözlerinden, bil ki yokluğundan öldüğüm gündür.

Bir gün bu köşede sessiz sedasız hıçkıra hıçkıra ağlayacağım. Şu lanet kaderime sitemler edip, Tanrıya son kez yalvaracağım. Güzel gözlerin gelecek aklıma, solup gideceğim en güzel çağımda. Sensizlik beni çağırdığında, boş sokaklara haykırdığında, artık burada olmayacağım.

Bir gün seni unutmak zorunda kalırsam aşkımın küçüklüğüne değil, çaresizliğimin büyüklüğüne inan.

Bir gün hayatın tüm güzelliklerinden vazgeçip, sessiz sedasız ölüme gitmek istersen, yanıma gel de sana sensiz olmanın ölüm olduğunu göstereyim.

Bir gün yağmura yakalanırsan benden kaçtığın gibi yağmurdan da kaç. Çünkü bulutların arkasında kaybolan aşkı için ağlayan benim.

Bir mültecinin vatanı yada bir kölenin hürriyeti kadar uzak olsan da, sende hep gurbeti yaşasam da olsun. Yeter ki beni yüreğinden sürgün etme.

Bir ömür boyu seninleyim desende istemem artık. Çünkü sen rüzgarın coşturduğu bir toz bulutusun. Bugün bana esersin yarın ellere.

Bir ses beklemek senden. Soluk beklemek. Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım. Hiç bu kadar uzun susmadın sevdiğim. Hiç bu kadar uzun gitmedin bilmediğim yerlere, gözlerimi götürmeden yanında!

Bir soluk kadar yakın yıldızlar kadar uzak derler sevgi için. Uzanır yetişemezsin, yetişir dokunamazsın, dokunur vazgeçemezsin. Vazgeçer ama asla unutmazsın.

Bir sevgilim var uzakta. Yüzünü göremediğim, sesini duyamadığım. Bir sevgilim var uzakta, elini tutamadığım, saçına dokunamadığım. Ama gün gelir sevgilim bana dünden yakın olur.

Bırak bu sevgimiz tertemiz kalsın. Sen benim içimde kanayan yarasın. Bir gün gelir belki beni anlarsın, dönüp te yüzüme nasıl bakarsın.

Bir umuttu yalnızlık bir şeyleri paylaşamamaktı belki, gözler dalıp giderken, yaralı bir serçeye ağlayan bir buluttu belki de, belki bel kilerle dolu bir hayattı bu.

Bırak yanın da olayım, sana sevgimi anlatayım. Baktın olmadı, ölümüm kanıtlayacaksa sana olan sevgimi, senin için ölmeye ben çoktan razıyım.

Biraz buruk bir duygu yüklenirse yüreğine gözlerin takılır kalırsa uzaklara hele kulakların deli gibi çınlarsa zamansız, bil ki bir yerlerde özleniyorsun.

Ağlayışım terk edip gidişine değil. Ben; sensizken senden diye sensizi ligi de sevmiştim. Sen; seninle birlikte sensizliği de alıp gittin.

Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem, boğazımda düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam, inan hep güzel gözlerinin hasretindendir.

Akılsız adam mutluluğu uzaklarda, Akıllı ise O’nu ayaklarını altında arar. Seninle olmak varken; Sensiz kalmak, yaşamak dururken ölmek demektir.

Almak istedim, ellerini alamadım. Bakmak istedim, gözlerine bakamadım. Sarmak istedim, kollarıma saramadım. Görmek istedim, son defa göremedim. Çünkü aramıza ölüm girdi.

Allah’ım (cc) beni öyle bir son bahar ayazında canımı al ki, sevdiğim mezarıma koyacak tek bir gül bile bulamasın.

Aramıza yollar, yabancı kollar, zor yıllar girdi. Ümitlerimi, saf sevinçlerimi derken seni kaybettim. Bir iki sözle bir kaç şarkıyı, adaletsiz yargıyı, birde bu talihsiz yazgıyı kalbime kaydettim.

An gelir insan gülerken ağlarmış. Gözyaşları sel olup kalbine akarmış. Kahkaha bir maske derler biri misin? İnsan sevdiğinden ayrılınca bu maskeyi takarmış.

Araya koskoca yıllar girse de kalbim seninle, bu can seninle. Koskoca dağlar girse de araya, ben seni unutmam. Unutamam ki ben sana kocaman bir can verdim, sen bana sevgi dürüstlük verdin. Ben seni nasıl unuturum ki sen bana bir can bir sevgi verdin.

Aşkım ne zaman dağlar sahili, mehtap geceyi dünya dönmeyi unutursa, bende seni o zaman unutacağım…

Artık günlerim günlerden, uzun gecelerim gecelerden, yalnız seni sevdiğimden, bu yana her acıyı tattım. Her çileyi gördüm. Hayatın her cilvesine alıştım. Yalnız senin yokluğuna alışamadım. Şimdi anlıyorum acıdan hasretten gözyaşından başka hiç bir şey vermemişsin bana. Yıkılan hayallerime, yok olan geçmişime, kaybolan geleceğime ağladım. Ağladım çocuklar gibi ağladım..

Aşkımız su üzerine yazılan bir masaldı, göz kirpimi kısalığında kelebeğin ömrü uzunluğundaydı. Kalbimizde bir ömür boyu çekeceğimiz yaralar bıraktı.

Ay doğarken bir söğüdün arkasından, gül yüzünde sisli bir esintiyle, akşamın göçüsüne hüzün serperek ve yağmurdan geceye perdeler çekerek beni düşün unutma.

Aşkın bitmiş olsa da hiç sevmesen de, beni çok aldattın hoş görmesem de, bir şeyler bulmuştum ben o sevginde. Bekliyorum bir gün dönersin diye.

Ayrılığın resmini çizdim sarı odalara, yüreğimi soğuttum zemheri ayazında. Sonra uzun uzun rüzgarın gülüşünü seyrettim çaresizce. Ve gecenin en koyulaştığı yerde ölümü kucakladım masmavi yüreğimle.

Ben senin yaşadığın gizli bir macerayım. Anlatılmaz bir roman, kapanmaz bir yarayım. Sığındığın limanlar unutturamaz beni. Ben senin yüreğinde en büyük fırtınayım.

Bak yine soldu güneş yine akşam oluyor. Ömrümün kadehine sensiz bir gün doluyor. Sen yoksun diye inan dertliğim kederliğim, gelmezsen kahrolurum, yıkılırım sevgilim seni çok seviyorum.

Ben sensiz geçen günlerime yanarken, belki sen bensizliğe sevineceksin. Ama şunu unutmak bir tanem; bir gün sen de seveceksin.

Bana bir günün yirmi dört saat, bir saatin atmış dakika ve bir dakikanın altmış saniye olduğu öğretildi ama sensiz geçen bir saniyenin sonsuzluk kadar uzun olduğu öğretilmedi.

Sanat, toplumsal bir çabadır; toplumdan gelir, topluma döner. Fakat gelenle giden aynı şey değildir.

İnsan olmanın bütün komplekslerini yenmiş, günü dipdiri yakalayan, hayatın anlamını çözmüş bir bilge insan; bir yol gösterici.

Eğitim, savunma ve ekonomi milli olmalıdır, olmazsa Sevr gelir.

Çoğu zaman üç beş kişi için yazdığımızı sanırız, onlar bizi okumazlar. Asıl seslendiklerimiz, hiçbir zaman tanımayacağımız, başka üç beş kişidir.

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir