Tuğbam » Güzel Sözler » Efsane Sözler Mesajlar

Efsane Sözler Mesajlar


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Bu yazımızda en güzel efsane sözler kısa, efsane mesajlar uzun, yeni efsane sözler 2020 için olanlarını yayınladık.

Ünlü kişilerin söylemiş olduğu ve bilinmeyenlerden o kadar çok sözler okuyacaksınız ki sizlerde hayret edeceksiniz. Sayfamızda bunun gibi efsane sözleri ve mesajları bulacaksınız.

Efsane Sözler MesajlarLa Fontaine – Ölü bir imparator olmaktansa yaşayan bir dilenci olmak daha iyidir.

Bana bir günün 24 saat, bir saatin 60 dakika ve bir dakikanın 60 saniye olduğu öğretildi ama sensiz geçen bir saniyenin sonsuzluk kadar uzun olduğu öğretilmedi.

Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…

Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum… Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı. Az zamana çok şey sığdırmamız gerekiyordu. Ben de sadece gözlerinin içine bakıp sustum… Sen duydun mu, sustukları mı?

Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey, değmeyenlere yüreğimin değmiş olmasıdır!

Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde; sakın vazgeçme! İşte orası kaderinin değişeceği noktadır.

Öleceğiz bir gün, gömecekler. Bir kaç gün övecekler, sonra kalan malını bölecekler. Hatta memnun kalmayıp üstüne birde sövecekler.

Bir yandan hiç hatırlamamak üzere unutmak istersin, bir yandan da bu dünyada seni ondan başkasının mutlu edemeyeceğini bilirsin.

Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda, ardımda bir yürek yükü rüzgar. Ne zaman sevmeye koyulsam, doğrulup çoğaldı ayrılıklar.

Beni ya sev ya da sevme. Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok.

Bir gün herkes gider mi acaba? Evet, sen kalbinde büyüttükçe, onlar da büyürler ve sığamayacaklarını anlayınca giderler.

İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme, duydukları senin sesin, fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir.

Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.

Geçer elbet efendim… Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer ama mutlaka geçer…

Küçükken annem, yerde ekmek görünce: yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?

Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.

Baktım sana kızgın değilim, kırgın değilim, dargın değilim… Kısacası artık ben sana “hiçbir şey” değilim.

“Her şey çok güzel olacak” masalı yerine, “kötü şeyler de olacak ama yanında olacağım” samimiyetini seviyorum.

Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.

Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.

Aramayacaksın kimseyi, olması gerekenler zaten yanında. Ve yanında olmayıp gidenler; ne aklında olmalı ne umrunda.

Aşkları da ayakkabılarınız kadar itinayla seçmezseniz, tıpkı ayağınızda olduğu gibi yüreğinizde de NASlR oluşabilir…

Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz.

Unutulanlar unutanları asla unutmazmış. Sanırım mutluluk beni unuttu çünkü ben onu hiç unutamıyorum.

Her şey gelip geçici ey gönül… Bak, az önce aldığın nefes bile geldi geçti. Sen baki olana razı ol.

İnsanı en çok üzen şey; ummadıkları kişiler adam olurken, adam sandıklarının insan bile olamamış olmasıdır.

Ya hatalarınla yüzleşir ya da hatalarınla yüzsüzleşirsin. Cahil olmak ayrı, pislik olmak ayrıdır.

Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir.

Tek pişmanlığım kelimelerimi bile hak etmeyen insanlara, saatlerce cümleler kurmaktır.

Yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim. Ve biliyor musun gölgeni bile çok özledim.

Veren de o alan da o, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek.

Gözüm gözüne değmeden yazdığım şiirlerim melal. Varsın değmesin razıyım ey yâr böylesi daha helal!

Keşke çocukken fazla mutlu olmayıp birazını da bu zamanlara saklasaydım. Lazım oluyor arada.

Sen yeter ki içinden de olsa bir seni seviyorum de; benim kulaklarım çınlasın kâfi.

Ne cenneti merak ediyorum ne de cehennemi. Çünkü ben annemi gülerken de gördüm ağlarken de…

Bazen diyorum ki ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin…

Tutamayacağın sözleri verdiğin kalpte, tutunamayacağını da hesap etmeliydin.

Üstüne basarak söylemiştim seni seviyorum diye. Sen ise üstüme basa basa gitmeyi tercih ettin.

Şimdi söndü ışık sustu dudağımdaki sen çalan ıslık. Dünya ahiret acımsın artık.

Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak istersen, nabzına değil onuruna bak, duruyorsa yaşıyordu!

Kalbini kırıyor diye üzülme! Belki de hak etmediği yerden çıkmaya çalışıyordur.

Sen gittin artık yoksun ve boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanamayacağız ki.

İnsanın en büyük hatası sevmek değil, sevmeye layık olmayan birinden sevilmeyi beklemektir.

‘O kadarını da yapmaz’ diye düşündüğüm herkes, tam olarak o kadarını yaptı.

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

Ne zaman pişman olursun biliyor musun? Yarım bıraktığını, başkası tamamladığında.

Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür.

Ey yalnızlık nikâh mı kıydın bana. Helalimmişsin gibi her gece giriyorsun koynuma.

Ölmek sorun değil de hani bir gün mezarıma gelirsin de kalkıp sarılamamak koyar bana.

Seni affedecek kadar olgunum ama tekrar güvenecek kadar aptal değilim.

Kiminle güldüğünü unutabilirsin; ama kiminle ağladığını asla.

Önce vardın, hiç kimseye benzemiyordun. Şimdi yoksun, herkes gibi oldun.

Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.

Gidiyorum hayatından, gözlerinin buğusunu, yüreğinin kokusunu aldım gidiyorum.

Aklında bulunsun sevgilim; sen beni kandırmadın, ben inanmayı seçtim.

Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki.

Açtığın yaralara zaman ve dua sürdüm bekliyorum.

Nasıl oluyor da vakit bir türlü geçmezken yıllar, hayatlar geçiyor.

Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?

İlahi sen” dedi, “ömürsün”. “Estağfirullah” dedim, “ömrümsün”.

Ben senin mutluluğunu istiyorum dedi ve aldı gitti.

Alıp başımı gidesim var da aklımdakileri valize sığdıramıyorum.

Gidişin hüzünlü gözlerimde, acısı yüreğimde kaldı.

Ben dayak yiyeceğimi bildiğim halde çamurla oynayan bir çocuktum. Ne kadar vurursan o kadar oynarım seninle hayat

Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu.

Kalbe kan pompalamaktan başka görev verince saçmalıyor…

Adam gibi sevenin aldığı ödüldür yalnızlık.

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir